Fotoğraf çekmek, yaşama baktığım çerçevenin tutkusudur aslında. Ne görüyorsun, daha doğrusu ne görmek istiyorsun. Gözünle gördüğünün duygusu, kulağına senin şiirini fısıldıyorsa işte o zaman doğru noktadasın.
Deklanşöre bastıkça hayata doğru kadrajdan bakmayı öğrendim ben; hayallerim, tutkularım anlam buldu. Bir yola çıktım ve bu yol benim hayatımın geri kalanını anlamlandıracak sondu.
Teknik olarak her fotoğrafım eleştirilebilir. Ancak fotoğraflarımın duygusu ve hikâyesi bana aittir. Herkes gördüğünü anlatır, çektiğim fotoğraflar benim dünyamın anlatım şeklidir.
Okuduğum okulların ve profesyonel iş hayatımın dünyaya bakışıma etkisi yadsınamaz ancak bu hayata iki başarılı kız çocuk kazandırmış olmamın ve eğitimli kadınların, eğitimli nesiller yetiştireceğine olan inancım ile bir hayal kurdum; artık kadınlar ve kız çocukları ile ilgili yapacağım çalışmaları; fotoğraflarımla birleştirip kız çocuklarının eğitimine destek verecektim. Artık çektiğim her fotoğraf dokunduğum bir insan olacaktı.
Gördüğüm dünyayı, fotoğraflarımla anlatıp, sadece kendi çocuklarıma değil, ulaşabildiğim tüm kız çocuklarına bir kültür oluşumu bırakacağım. Böylece iki değil, onlarca kızım olacak.